Dünya Forum



Join the forum, it's quick and easy

Dünya Forum

Dünya Forum

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Dünya Forum

BİLGİ PAYLAŞIM FORMU


    Halk Hikayeleri-Sivas

    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 2546
    Yaş : 53
    NERDEN : istanbul
    HOBİNİZ : bilgisayar
    Basarı Puanı :
    Halk Hikayeleri-Sivas Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Halk Hikayeleri-Sivas Right_bar_bleue

    Güçlülük :
    Halk Hikayeleri-Sivas Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Halk Hikayeleri-Sivas Right_bar_bleue

    Aktiflik :
    Halk Hikayeleri-Sivas Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Halk Hikayeleri-Sivas Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 18/04/07

    Halk Hikayeleri-Sivas Empty Halk Hikayeleri-Sivas

    Mesaj tarafından Admin 2nd Aralık 2008, 22:01

    Halk Hikayeleri

    AKILLI KIZ


    Vaktıyle bir hocanın üç kızı, bir de karısı varmış Karısı bir gün ölmüş Hoca üç kızıyla kalmış Köyün ve civar köylerin mevcudunu okur, ölüsünü yur, namazını kıldırırmış Günlerden bir gün yakın bir köye çağırmışlar Giderken kızlarına, salın kapımıza gelen yoksulları boş çevirmeyin ha demiş ve çekip gitmiş Hemen kapının önünde bir kadına rastlamış, hoca efendi garibim, kimsem yok, bu gecelik beni evine alır mısın? demiş O da, hemen alıp eve getirmiş, kızlarım bu tanrı konuğu, bu akşam beraber yatın, size can şenliği olur Kızlar sevinmiş ve kadını içeri almışlar Gece olmuş, yatmışlar Büyük ve ortanca kız uyumuşlar Küçük kız uyumamış Konuk bunların uyuduğuna kani olduktan sonra hemen elbisesini soyunmuş pür silah bir erkek olmuş Kız bu hali görünce korkmuş Adam cebinden bir şiş çıkarıp uyuyan kızlara saplamış, fakat hiç biri duymamış
    Sıra küçük kıza gelmiş Her ne kadar canı acımışsa da canını dişine almış ve sesini çıkarmamış Adam bu muayeneden sonra arkadaşlarını çağırmak üzere gitmiş Bu esnada küçük kız derhal kardeşlerini uyartmış, o kadının bir eşkıya olduğunu ve arkadaşlarını çağırmağa gittiğini kendilerini şişlediğini söylemiş Ve şu çareyi bulmuş: abla sen gebe ol, ben ebe olayım Küçük ablamda yardımcı olur Ortaya bir leğen getirelim sen bağırmaya başla diyor Ve derhal yapıyorlar Eşkıyalar geliyorlar, bir de ne görsünler evin bütün ışıkları yanıyor Ve bir kadın çocuk doğuruyor Şaşırıyor, yanlış geldiklerine hükmederek çekilip gidiyorlar Sabah oluyor hoca geliyor Kızlar olanı biteni anlatıyorlar Hoca müteessir oluyor ve bunu gidip kahvede anlatıyor Orada bulunan eşkıya bunu duyunca vay domuz kız senin alacağın olsun, bunu sana koymam deyip hemen bir dünürcü göndererek kızı Allah’ın emriyle babasından istiyor Koca büyükler dururken küçüğü veremem diyorsa da nihayet vermek zorunda kalır
    Kız istemeyerek bu işi kabul ediyor ve bir araba ile giderken de ölüme kendi ayağımla gidiyorum demekten kendini alamıyor Yolda arabacıya yalvarıyor, beni bırak, o eşkıyalara götürme diyorsa da arabacı bırakmıyor
    Ormana yaklaşınca eşkıya başı gelip kızı arabadan alıyor Arabacının ve kızın ellerini sıkıca bağlayıp gidiyor Kız dua ediyor ve ellerindeki ipi koparıyor Arabacı aman benim elimi çöz diyor O da, çözmem ben sana beni bırak dedim niçin bırakmadın bak her ikimizin de başı belâya girdi, cezanı çek
    Kız teliyle, duvağıyla atlıya sıçraya köyün yolunu tutuyor Bunu bir peri kızı sanan eşkıyalar kaçıyor Kız kaybolduktan sonra gelip bakıyorlar ki, kız yoktur Arabacıya soruyorlar, ipi kırdı kaçtı diyor Sen kaçırdın, bize düzen ediyorsun, deyip herifi parçalıyorlar Eşkıya başı, kız senin alacağın olsun, eğer seni öldürmezsem bana erkek demesinler deyip ve köyün yolunu tutuyor Eve geldiğinde hoca yokmuş Kızda kilerde pide yiyormuş Eşkıyayı görünce gel, sevgilim nerelerdesin sen beni ormanlara götürdün Ben oralarda yapabilir miyim hiç Eşkıya olmaz gideceğiz demiş Kız elinden tutup odaya sokmuş, orada pencereyi açarak, anam beni doğururken şöyle bağırmış: (Oy anam oy, ölüyorum, can kurtaran yok mu) diye feryada başlamış Eşkıya sözün gerisini bekliyormuş, bu sözü duyan ahali eve koşuşmuş Adam kalabalığı görünce şaşırmış Ve kızın kurnazlığını görerek: Otuz senedir eşkıyalık yapıyorum, ben daha böyle kurnaz kıza rastlamadım Yemin ediyorum ki eşkıyalıktan vazgeçtim, bu kızla evlenip, ömrümün sonuna kadar yaşayacağım demiş Yeniden düğünleri yapılıp kırk gün kırk gece düğün yapıp, yeyip, içip muratlarına geçmişler
    Mihri Vefâ Kayasında Talihini Arayan Adam

    Bir varmış, bir yokmuş vaktı zamanında çok zengin bir adam varmış Artık kazancının çokluğundan bıkmış Ben bundan fazla parayı ne yapacağım şu talihime bir haber salıyım da bu işe bir son versin demiş O sırada işsiz, sıkıntı içerisinde dolaşan bir adama rastlamış :Yahu işin var mı? Sana bir vazife vereceğim şu bir mecidiyeyi al da git hemen yapıver Diyor Adam seviniyor, hayhay, baş üstüne ne emrin varsa yaparım buyur diyor: Şu Mihri Vefa kayasına var, orada benim talihim var onu çağır, deki: artık yetişir daha çalışmasın,paradan, puldan bıktım biraz dinlensin
    Adam koşup fabrika yoluyla Mihri Vefa’nın kayasına geliyor: “Hasan ağanın talihi” diye bağırıyor Bir de bakıyor ki, elinde bir koca külünk eli, kolu sıvalı bir adam beliriyor Ne diyorsun, istediğin talih benim diyor (Sana Hasan ağanın selâmı var, artık çalışmasın kazancımın bolluğundan usandım, biraz dinlensin)diyor Var söyle bir delik kaldı, onu da açmadan imkânı yok vazgeçmem Cevabını veriyor Bunun üzerine, adam benim de talihim orada mı diyor Ya burada, istersen göndereyim Çok memnun olurum gönder diye yalvarıyor
    Biraz sonra elinde kırık bir keman, suratsız biri çıkıyor Ve şu şekilde konuşmağa başlıyor:
    Benim talihim de sen misin?
    Evet benim
    Bire gardaş herkesin talihi sahiplerine dünyanın malını, mülkünü verip kazançtan
    Usandırıyor Sen de beni sürüm sürüm süründürüyorsun ve böyle keman çalıp keyfine mi keyfine mi bakıyorsun? Vah bana vah
    -Uzun etme, demin bir telim kırıldı onu bağlayana kadar bir mecidiye aldın Eğer o tel kırılmasaydı onu da bulamazdın
    Bu sözü söyleyip gözden kayıp oluyor Adamcağız bir müddet arkasından baktıktan sonra kötü kötü düşünerek şehrin yolunu tutuyor O ömrü boyunca sıkıntı içerisinde yuvarlanırken diğer adamda günü gününden âla olarak yiyip, içip muradına geçiyor
    Heç * (Hiç)
    Bir çocuğu anası çarşıya tuza gönderiyor Yalnız o zamanlar tuza (heç) derlermiş Çocuk biraz anormalce olduğu için unuturum korkusuyla (heç, heç) diye söylenerek gidiyor Yolu bir ırmak kıyısından geçiyormuş O sırada balık avlamakla meşgul bulunan biri, çocuğun yanı başına her oltayı atıp boş çıkarmasını seyredip (heç,heç) dediğini duyunca sinirleniyor: (Ulan heç nedir, beşi onu bir, onu beşi bir desene) diyor ve çocuğa bir de tokat vuruyor Bunun üzerine çocuk heç’i unutup balıkçının dediğini söylemeye başlıyor Bu defa da bir cenazeye rastlıyor Çocuğun sözlerini işiten cemaattan biri, yanına gelerek (Oğlum ayıptır Hiç böyle söylenir mi ? Allah rahmet eylesin Allah rahmet eylesin, deyiver) diyor (Çocuk) bu kerezde (kez de): Allah rahmet eylesin sözünü ezberleyerek yoluna devam ediyor Önüne bir köpek ölüsü çıkıyor Çocuğun köpek yanında sarf ettiği sözü duyan biri: (Oğlum, ne pis kokuyor, ne pis kokuyor, de Köpeğe Allah rahmet eylesin denmez) diyor Çocuk bu sözü de söylenerek giderken yanından geçmekte olan bir bayan fena halde sinirleniyor (Be çocuk, oh hoşuma gitti, oh hoşuma gitti, deyiversene) diye azarlıyor Çocuk bu dönüşte bu kelimeleri tekrarlamaya başlıyor Yolda bir anlaşamazlıktan kavga eden iki mollaya tesadüf ediyor
    Çocuğun yanlarında söylenmesi bunların da canını sıkıyor (Oğlum, dövüşmeyin mollalar, ayıptır mollalar, desene) diyorlar Çocuk bir zamanda bu kelimeleri ağzına ezber ediyor Bu sırada boğuşan itleri seyredip (dövüşmeyin mollalar) diyen bu çocuğu gören birisi (Oğlum, it molla olur mu? Oşt bırak, oşt bırak, desene) diyor Yine yoluna devam eden çocuk çarşıya girmiş bulunuyor bu esnada bir ayakkabıcı elindeki deriyi dişiyle tutmuş aşağıya doğru sıvazlayarak düzeltiyormuş Önünden geçen çocuğun kendine bakarak söylediği söz canını sıkıyor Hemen yerinden fırlayıp, (Terbiyesiz ! Ben köpek miyim ? O nasıl söz) diyerek güzel bir şaplak patlatıyor Çocuk bu ani hücum karşısında afallayıp (Ya ne deyim ya ?) diyor O da (Heç, ne diyeceksin, doğru yoluna git) cevabında bulunuyor Çocuk derhal kendini toplayıp (Anam benden HEÇ istemişti) diyerek koşup tuzcu dükkanına giriyor

      Forum Saati 8th Mayıs 2024, 04:54